Köşe Yazıları

Çalışma barışı her şeyden önemli

 

İnsanların çalıştıkları ortamda huzurları yoksa kazandıkları paranın da bir önemi yoktur.

2022-2023 eğitim öğretim yılının başlamasına sayılı günler kaldı. Sorunsuz bir dönem hayal etmek elbette hayal kırıklığından başka bir şey olmaz. Ancak sorunların en aza indirilmesinin yolu çalışma barışının sağlanmış olmasından geçer.

Öğretmenlerin ulusal çapta yaşadığı baş öğretmenlik kavramı ya da uzman öğretmenlik tanımları çok yazı konusu değil. Ama o bile öğretmenler arasındaki iletişimi bozacak gibi.

Aynı dersi veren ve aynı yaş grubunu okutan üç öğretmen düşünelim. Biri ücretli öğretmen diğeri öğretmen üçüncüsü ise uzman öğretmen.

Bu üçünün girdiği ders, anlattığı konu hatta öğrencileri de aynı yaş grubunda olsun. Yani yaptıkları iş tıpatıp aynı.

Peki ya aldıkları maaş?

Ücretli öğretmen asgari ücretin altında maaş alacak ama uzman öğretmenle aynı işi yapacak.

Yerelde farklı konular da var. Sizin sendika-bizim sendika var. Bizim sendikanın içinde daha çok bizden olan var size göz kırpan var.

Müdür olmak isteyen var, görevlendirme isteyen var. Bu da hemen her yerde var.

Kocaali diye bir ilçe var. Milli Eğitim Müdürü bir süre başkası bir süre bir başkası. Kimin müdür olduğu mu önemli Kocaali’deki çocukların eğitimde başarılı olması mı?

Sizin yasal hakkınız sizin için önemli. Ama binlerce öğrencinin geleceği de bizim için mühim.

Öğretmenlerin çalışma barışı içinde olmaları eğitimin kalitesini de belirliyor.

Kendi içinde kavga eden öğretmen benim çocuğumu nasıl eğitecek?

Her insan işini yaparken ekmek parası kazanıyor. Bu bile bir işin kutsal olması için gerekli kriterlerden.

Atatürk’ün “Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sözü ile övünebilmek için yeni nesli ziyan etmeyecek kadar duyarlı ve görev bilincinde olmanız gerekiyor.

 

FİSKOBİRLİK DESTEKLENMELİ

Fındık mahsulünün fiyatı her dönem kahvelerde ana konu olur. Sosyal medyada fındık toto oynanır. Sonuçta “Ben demiştim” diyenlerle “Ben aslında bu fiyat olacağını tahmin ediyordum da bedelin daha yüksek olmasını temenni ediyordum” diyenler geyik çeviriyor.

Peki olay mı önemlidir yoksa olgu mu?

Yani fındık fiyatının her sene belirlenmesini heyecanla beklemek mi lazım yoksa fiyat istikrarının oluşması mı?

Siz yatırımcı olsanız önümüzdeki yıl kaç lira olacağı belli olmayan bir hammaddeye yatırım yapar mısınız?

Çikolata ürettiğinizi düşünelim. Önümüzdeki sene hammaddeyi kaça alacağınızı belirleyen şey yerel iktidarın politikası.

Sizin ticaretiniz aslında birilerinin politik ikbaline bağlı. Bu durumda nasıl ticareten var olabilirsiniz?

Toprak Mahsulleri Ofisi fındık alımına başladı. Ama hepimiz bu çözümün palyatif olduğunu düşünüyoruz. Kalıcı değil yani! Pansuman gibi bir şey.

Oysa bizim kalıcı bir çözüme ihtiyacımız var. Fındık üretimi sorun değil. Satışı da sorun değil. Alıcısı belli, satıcısı belli. Aracısı belirsiz.

Bu ürünün asıl alçısının yerli olması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca çiftçi kimsenin sırtına yük de olmamalı.

Ben kimsenin evlatlığı değilim ki! Üretiyorum. Ürettiğim şeyin ekonomik değeri de var piyasada müşterisi de.

Dünyada en çok fındık üreten de biziz en kaliteli fındık da bizde. Peki biz ne yapıyoruz? Buğday satıp un satın alan ülkeler gibi davranıyoruz. Fındık ile ilgili bir ürünümüz var mı bizim, marka olmuş olan? Yok!

İsviçre’den gelen çikolata getiriyor, Alman çikolatası meşhurdu bir ara. İtalya fındıktan tüm dünyada en fazla para kazanan ülke.

Hatta İtalyan firmasının elde ettiği kazanç Türkiye’nin fındıktan elde ettiği gelirin bilmem kaç katı.

Şimdi Türkiye’de Fiskobirlik desteklense, bu kurum ayağa kalksa, kendi elindeki entegre tesisleri ve çikolata fabrikaları aktif olsa…

Fındık ezmesinden fındık yağına kadar dünyanın en büyük markası olur mu olmaz mı?

Üstelik sürekli desteklenmesi de gerekmez.

Ama…

Biz çikolata fabrikası kurmaya kalksak kendi içimizdeki “Batı Karadeniz’de mi kurulacak yoksa Doğu Karadeniz’de mi kurulacak” tartışması beş yıl sürer.

O da ayrı tabi.

 

SEÇİMLER YAKLAŞIRKEN

Karasu ve Kocaali’den hiçbir parti milletvekili çıkaramadı 2018 seçimlerinde. 2023 seçimlerine 10 aydan kısa bir süre kaldı.

Karasu ve Kocaali milletvekili olmamasının eksikliğini oldukça sert şekilde yaşadı. Seçimler yaklaşınca milletvekili görmeye başladık sokaklarda. Bundan sonra biraz daha görürüz. Ama seçimlerde bu bölgeden milletvekili çıkmazsa beş yıl daha bekler dururuz.

Önümüzdeki dönemle ilgili hazırlığı olan pek çok isim olduğunu görüyorum. Geride kalan dönem Cumhuriyet Halk Partisi’nden ikinci sıra milletvekili adayı olmuş Hüseyin Avni Şahin CHP listesine yer arıyor. Elbette büyük rakipleri var. Yıllardan bu yana il başkanlığı yapan Ecevit Keleş ve Ak Parti ve Gelecek Partisi’nden gelen ve bir kitlesi olduğuna inanılan Ender Serbes var. Bunları geçip ikinci sıraya gelirse bu bölgede CHP’nin oy sayısı artabilir.

Babasından aldığı birikimle siyaset sahnesine çıkan İyi Parti İl Başkanı Selçuk Kılıçarslan da Kocaali’den. Kılıçarslan’ın, Ümit Dikbayır’ın ardından ikinci sırada yer alması yüksek ihtimal görünüyor. Hatta Dikbayır’ın Ankara’dan aday olması durumunda Kılıçarslan ilk sırada da yer alabilir.

Milliyetçi Hareket Partisi’nden geçen dönem beşinci sırada yer alana Tolgahan Öksüz de parti ile bağlarını hiç koparmadı. Öksüz de listenin daha üst sıralarında yer almak ve MHP’nin oy oranını artırmayı hedefliyor.

Ak Parti’de ise iki isim öne çıkıyor.

Birincisi 2018 seçimlerinde Ak Parti listesinin yedinci sırasında yer alan Fiskobirlik Başkanı Lütfi Bayraktar. Bayraktar Ak Parti’nin ilçe başkanlığı sürecinde yaptıklarına, zamanından bu yana kurduğu bağlantılara ve partiye ettiği hizmete güveniyor.

İkinci isim ise Kocaali Belediye Başkanı Ahmet Acar. 2024’te üçüncü dönemini tamamlamaya hazırlanan Acar’ın 2023 yılında milletvekili aday adayı olmasına kesin gözü ile bakılıyor. Aday adayı olmak için belediye başkanlığından istifa etmesi gereken Acar, 15 yıllık meclis geçmişine ve 13 yıllık belediye başkanlığı tecrübesine güveniyor.

Bu yazdığım konular daha çok su kaldırır, daha çok konuşulur.

Ancak partilerin ilerleyişlerinin bu söylediğim çizgide olacağına ilişkin işaretler oldukça kuvvetli.

Bahsettiğim bu senaryoların gerçekleşmesi için de çok değil 3-5 ay var.

Fındıktan sonra siyaset çok daha hareketlenecek. Ama asıl seçim kuzey bölgesinde geçecek.

En büyük cephe Kuzey Cephesi olacak.

“Münir demişti” dersiniz.