Köşe Yazıları

Bize ne oldu

 

Tarihsel geleneklerimiz ve göreneklerimize ne kadar ve nasıl sahip çıktığımız konusu tartışmaya açık bir konu olmakla beraber eksik olduğumuz veya eksik gördüğümüz hususlar ile ilgili zaman zaman  çıkmaza girmediğimizde olmuyor diyemem hani.

İyi haftalar, iyi günler diliyorum. Mesela komşuluk ilişkilerini değerlendirecek olursak bu göreceli ve konum pozisyonu ile ilgili bir durum. Yani taşrada kırsal bir mahalle ile merkezi konumdaki bir site içerisinde komşuluk münasebeti arasında inanılmaz farklar çıkabiliyor. Şimdi bu durumu tersten düşünelim. İki tarafı bir süre yer değişikliği yaparak yaşama süresi içerisinde, kendi düzenleri doğrultusunda ilerlediğini görebiliriz. Yani bazı geleneğimiz, geldiğimiz noktada yaşam tarzımız ile ilgili durumdan kaynaklı yok olma noktasına geldi. Benim şahsi düşüncem, kötü örneklere zaman zaman haber bültenlerinde şahit olsak da AB ülkelerinin birçoğundan iyi noktadayız. Burası açık ve net. Geçtiğimiz hafta bir youtuber sosyal deney amaçlı küçük bir çocuk su satıcısıyla ilgili bir kurgu yayın ile gündeme geldi. Su satıcısı çocuğa karnının aç olduğunu, kendisinden yemek için 10 TL para istediğini söyleyerek ajite bir ortamdan istifade ederek, para kazanmak ve sonunda bu olanların hepsinin bir kurgu olduğu meydana çıktı. Aslında sosyal medyada zaman zaman birçok ülkede bu işi yapan youtuber, bu ve benzeri olayları kurgulayarak insanların huzuruna çıkıyorlar. Sadece amaç para kazanmak! Burada ve en acımasızı ise bunları bizim üzerimizden yapması. Yine geçtiğimiz hafta döner paketleme işyerinde iki çalışanı yine bir sosyal medya platformunda paketleme esnasında sulu hareketleri ve kendine has müziği ile gündeme geldi. Daha öncesinde ise süt mevzusunu biliyorsunuz. Daha önce, daha önce bitmez beklide bitmeyecek! Rahatsız çünkü bu cüruf ve o rahatsızlığı işine yansıyor, dışa patlama oluyor. Allah ıslah etsin bu insanları… Günden güne marketten aldığımız ambalajlı hazır gıda ürünlerini artık açık söyleyeyim çekinerek alıyorum. Dediğim gibi bu düşüncedeki insanları Allah ıslah etsin.

Önümüzdeki süreç

Her şeyin bir bedeli olduğu gibi bir mükafatı da olabiliyor yaşadığımız bu hayatta. Azerbaycan Karabağ’ı tekrar topraklarına kazanmasından sonra bölgenin tüm dengelerinin değişeceğini göreceğiz. Taşımacılıkta büyük rol oynayan kritik yerlerin önemini gün geçtikçe daha iyi anlayacağız. Bu önemi anlayanlardan, bölge ülkelerden Kazakistanlı Ekonomi Uzmanı Saparbay Jubayev, geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajında buna dikkat çekti. Azerbaycan’ın Hazar Denizi’nde karşılıklı yük gemilerini kabul edeceğini ve bu  kapasitede limanların mevcut olduğunu, böylece İran’a mecbur kalmadan kendi aralarında direkt ulaştırma imkanına sahip olunacağını söyledi. Kazakistan’ın şu anda Rusya üzerinden ve Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ile Avrupa’ya yük taşıdığını Nahçıvan Koridoru’yla Türkiye-Azerbaycan-Kazakistan arasında ‘kardeş ülkeler güzergahı’ oluşturulabilir. Böylece Türkiye’nin Orta Asya ve Çin’e ulaşımı daha da kolaylaşacak. Kazakistan’ın da Türkiye üzerinden Akdeniz ve Avrupa’ya çıkış yolu genişleyecek. En önemlisi de Türk devletleri arasında karşılıklı gidiş-geliş artacak değerlendirmesinde bulundu. Çin karayolu yükünün yüzde 50’si ve demiryolu yükünün ise yüzde 10’nun Kazakistan üzerinden Avrupa’ya gittiğini belirten Jubayev, “Şu anda Çin çoğunlukla Avrupa’ya malları, Rusya üzerinden taşıyor. Ancak Bakü-Tiflis-Kars demiryoluna alternatif bir güzergahın daha açılmasıyla bu durum değişebilir” ifadesini kullandı. Jubayev, Nahçıvan koridorunun açılması bölgedeki turizm sektörünü de önemli ölçüde etkileyeceğini sözlerine ekledi. Kazakistan Ekonomik Araştırma Enstitüsü Uzmanı Madiyar Kenjebolat ise, söz konusu koridorun Türkiye ile Kazakistan arasında karşılıklı ticaretin artmasına da önemli olanaklar sağlayabileceğini bildirdi.

Selam ve dua ile… 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir