Köşe Yazıları

Bir iki noktaya değineyim de

 

Karasu Belediye Başkan’ı İshak Sarı’ya yönelik yazdığımız yazılara Belediye Başkan Yardımcısı İsmail Karakaş bir cevap hazırlamış.

Öncelikle bu kadar uzun ve düzgün bir yazı yazdığı için kendisini tebrik etmek istiyorum. Üslubunu beğendiğimi ve sonraki paylaşımlarını merakla beklediğimi de ifade edeyim.

Paylaşım Karasu Belediyesi’nin sosyal medya sayfasından yapıldı. Merak edenler girip bakabilir. Sabırlı olunmasını ve sonuna kadar okunmasını tavsiye ederim. Son derece mühim bilgiler içeriyor.

Yazının benimle ilgili birkaç noktasına cevap vereceğim.

Aslında niyetim polemiği uzatmak değil. Ama Başkan Yardımcısı sıfatındaki biri sizi bir şey yazar da siz cevap yazmazsanız bu ciddiyetsizliğe yol açar.

Derinlemesine yanıt vermeyeceğim. Merak etmeyin.

Birkaç noktaya değineceğim hepsi bu.

Öncelikle Sayın Karakaş basın açıklaması yaptığını iddia ediyor. Ancak basın açıklaması basın karşısında yapılır. Yazılı basın açıklaması da basın açıklaması şeklinde servis edilir. Dolayısıyla sayesinde basınsız basın açıklaması görmüş olduk. Bizce bu konu iletişim fakültelerinde tez konusu edilmeli. Etsiz çiğköfte oluyorsa basınsız basın açıklaması da olabilir. Bence mantıklı.

Basın açıklamasını kendi maaş ödediğiniz kişiye yapmanı “enbedded journalist” (iliştirilmiş gazetecilik) kavramının da ilerlemiş şekli olarak değerlendirilebilir. Basına saygı gösterildiği özellikle ifade edilen açıklama Uğur Mumcu’nun katlinin yıldönümünde yayınlanıyor. Üstelik pazar günü. Yani kendi basın mensubunuza ek iş vermişsiniz. Neyse o aranızda.

Biz yazılarımızı İshak Sarı’ya yönelik yazmıştık. Kuruma yönelik bile değil. Belediye Başkan Yardımcısı İsmail Karakaş yanıt verme gereği duymuş. Yazının son kısmında bize hukuk eğitimi alıp almadığımızı sormuş. Merakınızı gidereyim. Ege Üniversitesi’nin efsane hukuk hocası Dinçer Tarakçıoğlu’nun son öğrencileri arasında yer alıyorum.

Da…

Siz, mesleği avukatlık olan İshak Sarı’nın avukatlığını yapacak hukuk eğitimini nereden aldınız?

 

Çikolata meselesi

Ha bir de İsmail Karakaş açıklamasında, “Hediyenin fiyatı değil manevi değeri önemlidir” demeye getirmiş.

Bilmeyenler için tekrar yazayım. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla Karasu’daki gazetelere ve basın kuruluşlarına belediye başkanı ziyarette bulunmadı. 3 belediye başkan yardımcısı da gelmedi.

Buraya kadar sorun yok. Kimse kimseyi ziyaret etmek zorunda değil. Eline 10 liralık çikolata verilmiş belediye basın çalışanları gazeteleri ziyaret ediyor.

Karakaş halen hediyenin manevi değerinden bahsediyor. Kardeş biz hediyede değiliz.

Siz olmadıktan sonra altın da yollasanız elmas da yollasanız tavrımız aynı olurdu. Ki biz hediyenizi iade ettikten sonra diğer basın kuruluşlarından hediyenin içinde ne olduğunu öğrendik. Önce içine bakıp sonra değerine göre reddetmedik. Reddettikten sonra değerine baktık.

Hediyenin manevi değerinden bahsedeceksek biz zaten manevi değeri istediğimizi bize madden vereceğiniz hiçbir şeye ihtiyacımızın olmadığını söyledik.

Hani seçimden önce gönül belediyeciliği falan diyordunuz.

Ne oldu o iş…

 

Ölüm nedeni ne için önemli

Bir kişinin ölüm nedenini neden sorarız? Kendimizi ondan ötekileştirmek için. Kendi hayatımızı sürdürecek gücü bulmak, ölüm kaygımızı azaltmak için…

“Çok hızlı araç kullanıyordu” derken “ben yavaş gidiyorum” diyip ölüm kaygımızı azaltıyoruz.

“Genetik hastalığı varmış” dediğimizde “Bende yok” diyip içimizi rahatlatıyoruz.

“Alkol alıyordu”, “Sigara içiyordu” falan…

Biz ölünce de arkamızdan bir bahane bulunacak nasıl olsa.

Oya-Bora’nın şarkısında olduğu gibi, “Biz dünyayı çok sevdik. Ölüm bizden uzak olsun” demeye çalışıyoruz aslında.

 

Kafeler restoranlar

Koronavirüs vaka sayıları azaldıkça hizmet sektöründe hizmet veren kurumlar heyecanlanıyor. Sayılar azaldıkça kapılarını açacakları günlerin yaklaştığını hissediyor.

Bu alanda hizmet veren kurumlar maddi olarak bitme noktasında geldi. Geçen yıl açık kaldıkları gün sayısı neredeyse kapalı kaldıkları günlerin yarısı kadar.

Burada iki görüş var. Birincisi malum. İşletmeler kontrollü bir şekilde kapılarını açıp sıkı tedbirler eşliğinde hizmet etsin. Gerekirse HES kodu ile giriş yapılsın. Sağlık ekipleri sıkı denetimde bulunsun…

Diğer görüş ise, “Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik” şeklinde. Yani bu kadar bekledik, riske girmeyelim. Biraz daha sabredelim. Diye düşünenlerin sayısı az değil.

Hükümet ise risk biraz daha azaldığında restoranları açacağının işaretini veriyor.

Umarız mağduriyetin ve riskin minimuma indirildiği bir süreç yaşarız.

 

İsrail-Filistin

Dünyada en çok aşıyı İsrail satın aldı.

Kimseden ses yok.

Dünyada aşıya ulaşamayan pek çok ülke varken İsrail, vatandaşlarının büyük bir kısmını aşıladı.

Kimseden ses yok.

Ablukaya aldıkları Filistin’e aşı vermeyeceklerini, dünya ile bağlarını kestikleri insanların, kendi gayretleri ile aşı alması gerektiğini açıkladı.

Bu yüzsüzlüğe de ses çıkaran yok!

Eğer böyle bir hakkım olacaksa, devletin bana yapacağı aşıyı Filistin’e göndermesine gönüllüyüm.

Karasu’daki pek çok kişinin de benim gibi düşüneceğinden şüphem yok.

 

Israr ediyorum

Bakınız Doğu Karadeniz Caddesi üzerinde yapılan proje yolun tek gidiş tek geliş olması konusunda ısrar ediliyor.

Yolun ortasına refüj konuluyor (bu arada refüj yolun ortasında olandı. ‘Orta refüj’ diye bir şey yoktur).

O yol minibüs güzergahı.

Aynı zamanda keyifle gezinti yapmak ve denizi izlemek isteyenlerin kullandığı yol.

Ve dahası…

Orası ambulansın alternatifsiz yolu.

Yazın bir boğulma vakası olduğunda ambulans o yolu kullanmak zorunda. Yolu tek gidiş tek geliş yaparsanız ve ambulans geciktiği için bir kişi ölürse onun vebali üstümüzdedir. Ben sizi ikaz ederek bu inadınızdan vazgeçmeye davet ediyorum.

 

 

Gurur duyduk

Karasu kök hücre nakli konusunda Türkiye’nin önünde yer alıyor. Bunda hiç şüphesiz Tolga Eray için verilen örneklerin büyük etkisi oldu.

Karasulu Berkay Şener geçtiğimiz hafta kök hücre naklini gerçekleştirdi.

İlik nakli diyince insanların aklına kemiğin kırılıp içinden iliğin alınması geliyor. Berkay Şener bir yandan ilik bağışında bulunurken diğer yandan sosyal medyadan canlı yayın yaptı. Bu şekilde ilik bağışında bulunacak olanların da önyargısını yıkmış oldu.

Bir Karasulu olarak ve elbette dayı oğlu olarak Şener ile gurur duymak bizim de hakkımız diye düşünüyorum.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir