Köşe Yazıları

ARTIK SUSUN! İCRAAT KONUŞSUN!

ARTIK SUSUN! İCRAAT KONUŞSUN!

 

14 Mayıs tarihinde başlayarak milletvekillerinin belirlendiği seçimde Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun ikinci tura kaldığı  Cumhurbaşkanlığı seçimi 28 Mayıs tarihinde yapıldı.

Kullanılan oy oranına bakıldığında yüzde 84,2 ile yüksek sayılabilecek bir katılım olduğu görünüyor.

“Küsüratları yuvarlayarak söylüyorum:”

Yapılan seçim sonucunda Sayın Erdoğan yüzde 52, Sayın Kılıçdaroğlu yüzde 48 oy aldı. Böylece “Sayın Erdoğan yeni sistemde iki, toplamında üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçilerek” bir şekilde tarihe geçmiş oldu.

Aylardan beridir seçimle yattık seçimle kalktık. Türkiye bu aşamada çok gerildi. Bunun bedelini ekonomik olumsuzluklarla yaşadık.

Nihayetinde, “şimdilik” toplum olarak seçim stresinden kazasız belasız kurtulmuş olduk.

Şimdilik dememin nedeni, 10 ay sonra yapılacak olan yerel seçimlerin çalışmaları sürecinde yeniden benzer streslerin yaşanacak olmasıdır.

Zaten, Sayın Cumhurbaşkanı Ümraniye Kısıklı’da yaptığı konuşmada yerel seçimlere dikkat çekerek şimdiden bunun mesajını verdi. Özellikle CHP’nin elinde bulunan İstanbul’un geri alınması noktasında çok ateşli mücadelelere ve tartışmalara şahit olacağız.

Bir taraftan bakıldığında bu seçim, insanların demokrasiye karşı ne kadar sahip çıktığını göstermesi açısından çok önem taşıyor.

Aslında seçimin galibi bence “Demokrasi” olmuştur. Çünkü seçimlerin genellikle olaysız geçmesi bunu gösteriyor. Sadece; usulsüz oy kullanımına itiraz edildiği sırada Şanlı Urfa’da yaşanan bir CHP milletvekilinin darp edilmesi ve seçim kutlaması sırasında Ordu’da bir vatandaşın bıçaklanarak hayatını kaybetmesi seçime gölge düşürmüştür.

 

*

Temennim odur ki, bazı kesimin çekinceleri boşa çıkar da bundan sonraki süreçte demokrasi yara almaz. Çünkü, demokraside kesintiye uğrayan ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişiminde büyük çöküntü olması kaçınılmazdır.

Şimdi bundan sonra, “ekonomik sorunların çözümü” yönünde uygulanacak politikalar çok önem taşıyor.

Bakınız, yaklaşık 1 yıldan bu yana seçim ekonomisi uygulandığı göz önüne alındığında TCMB rezervlerinin giderek eridiği görülüyor.

Merkez Bankası’nın (MB) net rezervi 19 Mayıs haftasında eksi 0,2 milyar dolara geriledi. Böylelikle 21 yıl sonra ilk kez net rezerv eksiye düştü. Yabancı ülkelerden sağlanan emanet para “Swap” hariç net rezervse eksi 60,3 milyar dolarla “Albayrak sınırı”na geldi.

Rezervlerin erimesi dış borçların çevrilmesinde büyük maliyet oluşturuyor. İhracatta büyük sıkıntılara yol açıyor.

Keza; geçtiğimiz günlerde Karton Ambalaj Sanayicileri Derneği (KASAD)

Başkanı Alican Duran’ın “Sıkıntı büyük, fabrikalar kilitlenmek üzere. Böyle devam ederse seri iflaslar görebiliriz” demesi döviz sıkıntısının önemini ortaya koyuyor.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) nisan ayına ilişkin kurulan ve kapanan şirket istatistiklerini de açıkladı. Buna göre, nisanda kurulan şirket sayısı marta kıyasla yüzde 19 azalarak 11 bin 319’dan, 9 bin 174’e geriledi. Kapanan şirket sayısı ise 1423 oldu. Bu da sıkıntının boyutunu gösteriyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun açıkladığı Mart ayı verilerine göre  geniş tanımlı işsizlik yüzde 21,8 olurken, genç işsizlerin oranı yüzde 20’nin altına inmiyor.

 

*

Öte yandan Mart sonu itibariyle orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış kısa vadeli dış borç stoku ise 203,3 milyar dolar rekor seviyelere çıktı.

Bütün bunlar önümüzdeki sürecin çok sıkıntılı geçeceğini gösteriyor. Seçim ekonomisi biraz durulacak olsa da 10 ay sonra yapılacak olan 31 Mart 2024 yerel seçimlerine doğru yeni ekonomik tavizler verilmesi olasılık dahilinde.

O nedenle; seçimlerin tamamlanması belirsizliğin sona ermesi yönünde bir rahatlama sağlasa da yeni kabinenin oluşması ve yeni ekonomik politikalar gelecek dönemin belirleyicisi olacaktır.

Dolayısıyla her parti seçimden dersler çıkaracaktır. Kendi içlerinde tartışılacaktır.

Ülkeyi yönetenler toplumun beklentilerini karşılayacak politikalar üretmek zorundadır. Sonuç olarak şöyle söyleyeyim: “Artık herkes sussun, icraat konuşsun!”