Köşe Yazıları

Altından kıymetli

 

Tespit edildiği ilk günden bu yana öyle hızlı ilerledi ki dünyanın son birkaç yüzyılda gördüğü en büyük salgınlar arasında ilk sıradaki yerini aldı. Şu an itibari ile dünya genelinde hastalığa yakalanan kişi sayısı 208 Milyon 250 Bin. Buna karşılık ölüm sayısı ise 4 Milyon 400 Bin. Sadece sağlık anlamında değil sosyal ve ekonomik anlamda da dünya genelinde büyük çöküşe neden oldu. Tabi bunun yanı sıra uluslararası krizlerin çıkmasına da. Genel olarak bakıldığı zaman Covid-19’un doğal nedenlerle ortaya çıktığı görülse de bazı tetkikler, hastalığın bilinçli olarak üretilmiş bir virüs nedeniyle yayılmış olması ihtimalini de kenarda tutmaya ve bunun üzerinde çalışması gerektiğine işaret ediyor. Sonuç olarak her ne şekilde olursa olsun, ister doğal yollarla olsun isterse özel üretim olsun, bu virüs bir şekilde tüm dünyanın ortak sorunu ve yaşayan her birey bu soruna çözüm bulunması konusunda sorumluluk sahibi.

Tedavi ve yayılım hızının düşürülmesi konusunda ise şu an dünya genelinde birbiri ile bağlantılı veya bağımsız olmak üzere binlerce klinik çalışma var. Ama bunların içerisinde en etkili olanı insanın kendi kendisini korumasından başka bir şey değil. İnsanlarla olan mesafeyi ne kadar uygun tutar, genel temizliği ne kadar ön plana alırsak hastalıktan da kadar uzak kalıyoruz. Bu birinci şart. İkinci şart ise malum olduğu üzere aşı. Daha önce de uzman görüşlerine dayanarak bu konuda yazmıştık. Virüs sürekli mutasyona uğrayıp yeni varyantlarla kendisini geliştiriyor. Aşı ise sürekli olarak virüsün gerisinden gidiyor. Yani virüsün bir sonraki evresi ile ilgili bilgi sahibi olup ona göre bir aşı veya tedavi üretmek ve hastalığı komple ortadan kaldırmak mümkün değil. Yıllarca da bu şekilde devam edecek. Aşı olmak hastalığın bulaşmasın engellemiyor veya bulaştırıcılık düzeyini sıfıra indirmiyor. Aşı olan kişi de virüse yakalanabiliyor veya bulaştırabiliyor. Aşının en büyük avantajı virüse yakalandıktan sonra hastalığın ağır seyretmesini engelliyor olması. Ve bu konuda elde edilen bütün resmi veriler aşı olan ve virüs bulaşan insanların yüzde 99 oranında hastane tedavisine gerek kalmadan iyileştiği yönünde. Bu sadece Türkiye için değil tüm dünya genelinde aynı verilere ulaşmak mümkün. Dolaysı ile salgını yenmek için elimizde maske, mesafe, temizlik ve aşılanmadan başka herhangi bir yöntem yok.

Yine bu aşı konusunda, diğer tüm konularda olduğu gibi tüm dünya ikiye bölünmüş durumda. Aşı yandaşlar ve aşı karşıtları. Her iki kesimin de kendine göre geçerli nedenleri var. Ama özellikle aşı karşıtlığı için nedenlerin geçerli olması aşının tedavideki etkinliğini gölgede bırakmak için yeterli değil. Dolayısı ile daha iyi tedavi bulunana kadar en iyisi bu.

Aşılanma oranının yüksek olması vefat sayılarını azaltıyor ama buna bağlı olarak çok büyük etkileri var. Öncelikli olarak hastanelerdeki yükün hafiflemesi bunun en büyük nedenlerinden biri. Zira şu an korona hastaları ile dolan yoğun bakım üniteleri aslında kanser gibi organ nakli gibi çok daha farklı hastalara hizmet vermesi gerekirken korona hastaları ile uğraşıyor. Ben duyalı bir vatandaş olarak şöyle düşünüyorum. Korona olup hastaneye yatmadan tedavi olmak için aşı gibi etkili bir yol varken, bile bile aşı olmayıp hastanelik olan her korona hastası meşgul ettiği yoğun bakım ünitesinden dolayı, aslında orayı gerçekten ihtiyacı olduğu için kullanması gereken bir başka vatandaşın kul hakkına giriyor. Bu benim şahsi düşüncem ve nihai kararım. Bu sebeple ben de yakın geçmişte ilk doz aşımı oldum. Önümüzdeki günlerde de ikinci dozumu olup üçüncü ve dördüncü dozlarımı bekleyeceğim. Hem kendim, hem çevrem ve ailem hem de hiç tanımadığım insanların kul hakkına girmemek için.

Bu aşılanma kampanyalarında da şimdiye kadar teşvik amaçlı birçok projeye denk geldik. Ama Kocaali’de bu hafta başlayan kampanya hem çok güzel hem de ulusal bazda büyük yankı uyandırdı. Bir önceki sayfamızda zaten detaylı olarak yer verdiğim için burada fazla dillendirmek istemiyorum. Ama aşı olan insanları altınla ödüllendirmek aşılanmanın teşviki açısından çok etkili bir yöntem. Kaymakamlığımız ve belediyemiz başa olmak üzere kampanyaya destek olan her kurumumuza ve kurum idarecilerimize canı gönülden teşekkür ediyorum. Sürekli afetlerle, kazalarla, ölümlerle ve olumsuz haberlerle gündem olan Kocaali’mizin böyle güzel bir çalışma ile ulusal basında isim yapması hem ilçemizde aşılanmanın teşviki açısından hem de başka ilçelere de örnek olması açısında çok güzel bir adım oldu.

‘Aşı olana altın’ kampanyası aslında şunu anlatıyor. Evet, aşılanmak kendi sağlığımız için kıymetli ama başka insanların sağlığı açısından çok daha kıymetli. Diyor ki “Siz başka insanların hayatını kurtarmak için bir adım atın, biz de bunu altınla ödüllendirelim. Zira insan hayatı altından ve dahi her şeyden daha kıymetli”. Sağlıkla ve aşıyla kalın…