Köşe Yazıları

Alkışlayacak değilim

 

İnsanın olduğu yerde sorun bitmez. Hele de bizim gibi yeni yeni gelişen, hem ekonomik hem de sosyal anlamda mesafe kat etmeye başlayan küçük veya orta ölçekli bir yerleşim yeri iseniz sorun hiç bitmez. Nüfus arttıkça, sosyal hareketlilik arttıkça üzerine yeni yeni sorunlar eklenir. Her gün yeni bir eksikliği daha fark edersiniz. Kocaali’miz de öyle. Yıllardan bu yana sürekli sorunla sıkıntıyla boğuşan, kendisinden beklenilen o büyük patlamayı geciktiren ama çıtayı aşma konusunda emin adımlarla yürüyen yüksek potansiyelli bir ilçe. Elbette canımızın sıkıldığı, düzeltmek için uğraştığımız, ciddi çaba sarf ettiğimiz şeyler olacak ama önemli olan sorun gündeme geldiğinde ivedilikle çare üretip sıkıntıyı çözebilmek. Bunu yapmak için de yerel idarecilerin ve halkın sesine kulak vermek lazım. Daha da önemlisi, şayet sorun insan hayatını etkiliyor ve riske atıyorsa o zaman çözüm konusunda adım atmak için tereddüt bile etmemek lazım. Mesela halk şayet bir konuda talepte bulunuyorsa bunu halletmek için birkaç yıl beklemenin lüzumu yok. Hemen alacaksın eline kalemi cetveli, ölçeceksin biçeceksin, ödeneğini ayarlayacaksın sorunu şıp diye çözeceksin. Karayolları gibi altı yedi yıl beklersen yaptığın işin de bi kıymeti bi anlamı kalmaz.

Lafı az çok nereye getireceğimi tahmin ediyorsunuzdur sanırım. Yıllarca başımızın belası haline gelen, onlarca vatandaşımızın hayatına mal olan, basında da ölüm yolu takma adını kullanmaya başladığımız Sahil Yolu’ndan bahsediyorum. Ve özellikle de Alandere Kavşağı’ndan. Kaç senedir bas bas bağırıyoruz, bu yolu kontrol altına almak lazım, öyle saçma sapan kavşakla falan çözülecek şey değil. Buralara doğru düzgün bir şeyler yapılması lazım diye kendimizi parçaladık. O yıllarda sadece İlkevler Kavşağına ışıklandırma yapıldı ve ciddi uyarı işaretleri konuldu. Dedik ki yetmez, Alandere’ye, Kadıköprüye, Caferiye tarafına… kavşak konulan her yere aynı zamanda ışıklandırma da yapılmalı. Ama dikkate alınmadı. Ne oldu? Yolu bilmeyen araçları savurup yoldan çıkaran kazaya ve ölüme davetiye çıkaran abuk subuk kavşak koymakta ısrar ettiler, sonra bunun adına kontrollü kavşak dediler. Neymiş efendim yol güzergahına uyarı tabelası konulmuş. Ya arkadaş, adam 80, 90, 100 kilometre hızla giderken senin 40 santimetrekarelik tabelanı görmüyor ki, adam yolu zor görüyor senin tabelanı nasıl görsün. Birde tabela dediğin sürücüyü dikkatli olmaya davet etmektir, ama ışık ve ışıklı uyarı sistemleri gibi, trafiğin akışını durduran sistemler, kuraldır kaidedir, psikolojik olarak baskı ve kurala riayet etmek için bir zorunluluktur.

Velhasıl biz bağırmaya başladıktan sonra altı yedi yıl geçti. Bir sürü trafik kazası oldu. Onlarca vatandaşımız öldü, onlarcası da yaralandı kimileri sakat kaldı. Sayın kara yolları yedi yıl kadar sonra nihayet takdir buyurdular. Alandere Kavşağı’nda yapılan trafik ışıklandırması nihayet geçtiğimiz hafta çalışmaya başladı. Hem de öyle uzun falan da sürmedi. İşi o kadar savsaklamalarına rağmen birkaç hafta içinde hallettiler. Şimdi orada daha kontrollü bir trafik başladı. Tıpkı İlkevler Kavşağı’nda olduğu gibi kazalar azalacak, ölümler azalacak insanlar yolu daha güvenli kullanabilecek. Keşke zamanında yapılsaydı da bir sürü insanımız zarar görmeseydi.

Elbette bir basın kuruluşu olarak böyle bir hizmetin devreye alınmasına haber olarak yer vereceğiz, bu basın emekçisi olarak benim için elbette kıymetli bir konudur ama bunun için ilgili kurumu alkışlayacak değilim. Hatta geç kalındığı için vatandaş adına kızgınım bile. Kaldı ki oraya konulan birkaç elektrik direği insanımız için ve insan hayatı için önemli olsa da, Türkiye’nin en büyükleri arasında yer alan Karayolları için devede kulak bile değildi. İşi uzattıkça uzattılar.

Alandere’ye ışıklar konuldu peki sorun bitti mi? Elbette ki hayır. Aynı sistemin Beşevler Kavşağına’da ve Melenağzı Köprüsüne doğru uzanan güzergahtaki Kadıköprü, Caferiye – TOKİ ve diğer kavşaklara da konulması lazım. Ayrıca bizim bu yol konusunda hastane gibi ciddi bir sorunumuz daha var. Daha önce de gündeme geldi. Ama herhangi bir şey yapılmadı. Hastaneye doğu tarafından gelişte ve hastaneden ambulans ve acil araç çıkışında sorun yok ama batıdan geliş tam bir curcuna. Ambulans güzergahını mahalle içine koymak, ambulansa fazladan yol yaptırmak, hem hastayı hem de yolu kullanan insanları tehlikeye atmak kimin fikriydi merak ediyorum. Dedik ki oraya bir cep veya kavşak konulsun, gerekirse ışık konulsun. Gittiler karşıya durak koydular, yola boyayla yaya şeridi boyayıp bıraktılar. Şimdi zaten yetmiyor, zamanla hiç yetmeyecek. Bi ara mevzuata uygun olmadığı konusunda bir söylenti duymuştum. İki ışığın arası yakınmış vesaire gibi.  Şayet yolun mevcut düzenini bozmak mevzuata aykırı, o zaman yolu hiç bozma. Şimdi orda yanyol da var. Hastane çıkışını ver yanyola, yap oraya alt geçidini insanlar da hastalar da gönül rahatlığıyla kullansın. Ne yani sen yapmak istedin de biz mevzuata uygun çözüm bulamadık mı? Sağlıkla kalın…