Ali Sarımert, “İmanı hakiki”
İmanı hakiki
Allah yeryüzünde ve gökyüzünde kanunlar koymuştur. Biz Müslümanlar dünyada meydana gelen hadiseleri Allah’a bağlıyoruz, Allah yarattı diyoruz, Allah’a bir imanımız var. Bu imanı söküp atmak mümkün değildir. Biz bunların izahını Allah’a bırakıyoruz. (Ve Hüve Ala Külli Şey’in Kadir). Noktasında düğümlüyoruz.
Bu imanımızı, bu ölçüleri, bu hakikatleri anlatmaktaki maksadım hakiki imana delil suretiyle misal vereceğim. Allah insana beş tane duyu organı vermiştir. ( Havası Hamse) İnsanın tabiatı anlaması için tabiatta mevcut olan ellerin tuttuğu, gözlerin gördüğü hadisleri, eşyayı, maddeyi akıl planında düşünüyoruz.
Akıl hepsini süzgecinden geçiren bir cihaz. Akıl düşünen bir kuvvet. Allah aklın çalışmasını ve çalıştırılmasını emrediyor. Kimya Laboratuvarlarında tabiat unsurlarını incelemiyor musunuz? Hava nedir? Su nedir? Toprak nedir? Demir nedir? Fosfat nedir? Kalsiyum nedir?
Bütün kimyasal ve fiziki hadiseleri incelemiyor musunuz? Bakınız bir misal vereyim. Fizik ve kimya kitaplarında üç çeşit madde vardır. Birisi katı cisimler ikincisi sıvı maddeler üçüncüsü gaz maddeler. Bu üç madde için Allah bazı kanunlar koymuştur.
Demir: yer altından çıkan bir elementtir ( 105 elementten birisidir.) Demirin üzerinde Allah bir kanun koymuştur. Bir demir güneşte ısındığı zaman genişliyor, hava soğuduğu zaman daralıyor, sıkışıyor.
Telgraf tellerine dikkat ediniz yazın gevşek dururlar kışın gergin dururlar. İlahi bir kanundur bu. Hepsi böyle değil. Mesela sıvı maddelerde su: Allah’ Teâla suya başka bir kanun koymuştur.
Tam tersine demir ısındığı zaman genişliyor, demir soğuduğu zaman daralıyor dedik ya su bunun tersine hareket ediyor. Bir su donduğu zaman ısı kaybettiği zaman o su tam tersine büzülecek yerde genişlemeye başlıyor.
Su soğudukça, dondukça genişliyor yayılıyor. Otomobilinizin radyatöründe su bulunduğu zaman eğer unutup ta sıfırın altında bilmem kaç derce soğukta bırakırsanız o radyatörün peteklerinde su donacaktır. Dondukça genişleyecektir ve radyatörü parçalayacaktır. Mesela, deniz de donduğu zaman denizin üstü tamamen buz ile kaplanıyor.
Eğer tam tersine demir gibi, katı maddeler soğudukça daralsaydı denizin dibine kadar bütün su donacaktı. Suyun içinde zerre kadar canlı kalmayacaktı. Onlar hayatını devam ettirsinler diye su donduğu zaman suya genişleme kabiliyeti vermiş Allah.
İşte Allah tabiat hadiselerini fevkalade ayarlıyor.
Denizin içinde balıklar var biliyorsunuz.
Peki, balık suyun içinde yaşıyor da neden boğulmuyor? Bakınız İlahi ölçüye. Allah’ Teâlâ’nın kâinatta ki kudretine bakınız. Nizamla ölçüyle ne güzel bir sistem kurmuştur. Deniz suyu saf su değildir. Denizin içinde kimyevi maddeler ve tuzlar var. Deniz tuzları o kadar ölçülü ve hesaplı ayarlanmış ki balıklar suyun içinde dengeyi böyle sağlıyorlar. Mesela elinize kesme şeker alsanız da çay içerken şekeri çaya batırdığınız zaman ne oluyor? O çay şekeri içine doğru emiyor. Çünkü çayın yoğunluğu şekerden azdır.
Yoğunluğu az olan madde çok olan maddeyi içiyor. Peki; balıklar niçin bu deniz suyunu emip de boğulmuyor. Denizin içindeki madeni tuzlar öyle güzel ayarlanmış ki balıklar bu sayede rahatlıkla yaşayabiliyor.
Eğer deniz suyunun içinde tuz miktarı 1000 de 200 den fazlaya çıkarsa denizin yoğunluğu artacak bu sefer balığın bünyesindeki suyu emecek ve balığı kurutacaktı. Bunun tam tersine tuzların miktarı 1000 de 5 ten az olsaydı denizin yoğunluğu azalacaktı. Denge bozulacak bu seferde balıklar boğulacaktı.
Allah ölçülü, ayarlı, harika bir sistem kurmuştur. Bütün bunları gördükten sonra kâinata hükmeden tek irade, tek sahip yerin ve göklerin maliki ve sahibi olarak Allah’a iman etmek aklın vazifesi haline geliyor. Bundan sonra iman müminin kalbine oturuyor, bütün organlarına hükmetmeye başlıyor. Allah cümlemizi imandan ayırmasın…