Aklın yolu
Aklın yolu
Futbolun neden bu kadar çok sevildiğini izlendiğini gerek TV’lerden gerekse tribünlerden takip edildiğini merak ediyor musunuz?
Şimdi bu da sorumu tabi ki merak ediyoruz hocam diyecek olduğunuzu duyar gibi oldum.
Bende biliyorum ve katılıyorum bazı değerli okuyucularımın şu cevabına; Futbol, Dünya’nın en popüler ve en çok sevilen spor branşlarından birisidir.
Hatta bana göre en çok sevilenidir.
Üstelik bu oyunu her kesimden (engelli, yaşlı, genç, amatör, profesyonel) insan oynuyor ve izliyor.
Sevmeyenleri hatta izlemeyenleri nefret edenleri bile sıralamada en önde gidiyor, ilk on sıranın içinde yani.
Çok tuhaf değil mi?
Hem en çok beğenilen en çok izlenen ve en çok sevilmeyen ve nefret edilen bir oyun daha yoktur dünyada.
Neden mi?
Valla sıralamaya kalksam bu köşeye sığmaz ama özetini aktaracağım.
Çok büyük bir rant var bu işin içerisinde ve çok çok büyük bir halk kesimi bu işten nemalanıyor. Buna yazılı ve görsel basın ve medya da dahil.
Gelin görün ki bizim ülkemizde futbolun bu kadar çok sevilmesine rağmen neden bir ivme kazanamıyor dersiniz?
En büyük sebeplerinin başında ve ilki şudur değerli okuyucular.
Bize özgü bir futbol ve anlayış sistemi olmadığı için sağlıklı sonuçlar alınamıyor ülkemizde Gerek profesyonel gerek amatör ve altyapılarda yeterli plan ve program yapılmadığından futbolcu yetiştirmede ve altyapılan hem sağlıksız hem de istikrarsız bir görüntü sergiliyor maalesef ve başta TFF ve hiç bir kurum sorumluluk üstlenmiyor, haliyle çözüm üretilmiyor üretse de devede kulak kalıyor.
Ülkemizde en büyük sorunların başında, ülke futbolunda, sağlıklı çocuk ve genç futbol potansiyelli çocukların bir çoğunun kendine özel durumlarından ve ortamlarından dolayı çocuk, genç ve genç yetişkinlik dönemlerini adaletli ve liyakatli ortamlarda, futbolun temel ihtiyaçları dahil, süreçteki ihtiyaç ve gereksinimleriyle birlikte yeterli ve verimli geçirmeyerek eksik ve yetersiz kalmaları.
Bu durumun içsel ve dışsal birçok etkenleri var.
Yetişkinliğe, her türlü şartların olumsuzluğundan dolayı, eksik ve yetersiz gelen bir çok futbolcu, oluşan futbolculuk profili dahilinde oynayabileceği profesyonel ve amatör takımlara dağılımı olmaktadır.
Bir futbol oyuncusu adayı genelde istisnalar hariç, bulunduğu lig neyse ederi kadar performans gösterir fazlasını beklemek hayaldir.
Bu doğru bir tespittir ama ülkemiz için bu veriler geçersizdir maalesef. Bizde menajerler ve veliler futbolcu adayını allarlar pullarlar ve çok çok özür dilerim pazarlamasını yaparlar tabi ki transfer ücretinin yüzde yirmi beşini cukka ederler.
Bizim kültürümüzde, tekrar çok özür dileyerek yazıyorum, amiyane şöyle bir anekdot vardır.
“Bir eşeği ne kadar eğitirseniz eğitin ve süslerseniz süsleyin hiç bir zaman at olamaz, ancak en iyi eşek olabilir”
Onun için antrenörler hangi lig olursa olsun, lig sağlıklı genç oyuncuların oynadığı bir lig ise futbolun futbolcuyla oynandığını bilmeli ona göre sağlıklı ortamlar oluşturup, elindeki futbolcu potansiyelini iyi keşfedip hayal satmadan, umut tacirliği yapmadan, tekeden süt çıkmayacağını bilerek yaklaşım göstermelidirler.
Oyuncuların potansiyellerinin maksimal limitlerini kullanarak onlara insani değerler üzerinden yaklaşarak en baştan iyi insan olmalarını, daha sonra oluşturulacak spor kültürü ile kendi potansiyelleri dahilinde lig sıralamasında olabilecek başarıyı yakalayabilirler.
Bunu futbol eğitimcileri başta olmak üzere bütün ilgililer dikkatlerini bu noktaya odaklayarak kendi futbol idolümüzü oluşturabilir, bunun en kestirme ve akılcı yolu budur.
Kurum ve kuruluşlar daha fazla zaman kaybetmeksizin konsensüs oluşturup çözüm üretme noktasında iş birliği yapmalıdırlar.
Tabi ki bizimki dilek ve temenni ve beklentimiz de bu yönde elbette ki.
Sağlıcakla kalın selam ve dua ile.