Köşe Yazıları

Ah şu tavuklar

 

Pandemi sürecinde hem işverenlere hem de çalışanlara destek olmak üzere geçen yılın mart ayından bu yana uygulanan ve 3 milyondan fazla çalışanın yararlandığı kısa çalışma ödeneği, işten çıkarma yasağı ve ücretsiz izin desteği uygulamaları 30 Haziran çarşamba günü itibariyle sona erdi.

Yeni bir düzenleme olmazsa bu tarihten itibaren özel sektör çalışanlarının bir bölümüne maalesef yol görünmüş oluyor.

Mayıs ayında açıklanan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre genel işsizlik yüzde 13’ün üzerinde bulunuyor. Potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı yani geniş tanımlı işsizlik yüzde 21,2 olarak gerçekleşti. Önümüzdeki cuma günü açıklanacak olan veriler değil ama yaz sonuna doğru açıklanacak veriler bu işsizlik boyutunun nereye evrildiğini daha belirginleştirecektir.

Rakamsal olarak söylersek 10 milyon civarında işsiz ordusu var. Üstelik bunlar İş-Kur’a kaydını yaptırmış olanlar. İşe gitmekten umudu kesilmiş gençleri de eklersek gerçek işsizliğin 15 milyonu bulacağı belirtiliyor. Yetmedi, 1 Temmuz itibariyle uygulaması sonlandırılan “Kısa Çalışma Ödeniği, Ücretsiz İzin Desteği ve İşten Çıkarma Yasağı”ndan yararlanan bir kısım insanların da işsiz kalacağını dikkate alırsak işsizlik boyutunun çok daha ileride olacağını göreceğiz.

***

Şimdi; bu çalışanların işten çıkarılması halinde durumlarının ne olacağını düşünmek bile istemiyorum. Özel sektör firmalarına da hak vermemiz gerekiyor. Çünkü bir çalışanın maliyeti o firmanın gelirlerinde önemli bir yer tutuyor. Eminim onlar da bu durumdan hoşnut değiller. Ancak şirketler/firmalar ayakta kalması için bu tür tasarrufa gitmek zorundadırlar.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’ nun geçen ay açıkladığı işsizlik verilerine bakıldığında Türkiye dahil 28 ülkenin yer aldığı Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalamasının çok üzerinde olduğunu görüyoruz. Muhtemelen yeni bir düzenleme yapılmadığı takdirde önümüzdeki aylarda bu verilerin katlanarak devam etmesi bekleniyor. Çünkü pandemi sürecinde henüz istenilen bağışıklık oranına gelinmedi. Üstelik özel sektör geçtiğimiz yıllardan kalma gelir düşüşünün bir süre telafisine gidecektir.

Bütün bu işsizlik olumsuzlukları ortada dururken, Türkiye 30 Haziran akşam ve gece saatinde elektrik ve doğalgaz zammı ile şok oldu. Elektriğe yüzde 15, doğalgaza yüzde 12 getirilen yeni düzenleme birçok sektörün girdi maliyetlerini de artıracağı için ya ücretlerde bir ayarlama yapılacak ya da personel azaltımına gidecek. İşletmenin yaşaması için en kısa yol böyle görünüyor. Bu zamlar ayrıca birçok ürünün artmasına da yol açarak enflasyonu artıracak. Bu da ayrı bir sorun oluşturacak.

İşsizlik ordusu giderek artarken bu tür zamlar toplumun psikolojik sorunlarını artırmaz mı? Toplumun huzuru bozulmaz mı? Söylemekten imtina ediyorum ama suç oranlarını tavan yaptırmaz mı?

TÜİK raporuna göre;

2019 yılında yoksulluk sayısı 11 milyon 641 bin iken; 2020 yılında 626 bin artışla 12 milyon 267 bin olmuş. Muhtemelen 2021 yılında 20 milyonu görebiliriz.

“Aslında devlet ne için var? Anayasanın ilgili hükümleri insan yaşamının garantörü değil mi? Genç beyinler neden Türkiye’yi terk etmeye başladı?”

Bu soruların bir yanıtı, bir de çözümü olmalı ama yok!

***

Bu noktada aklıma Sovyet lideri Stalin’in “TAVUK” hikayesi geldi. Stalin, hizmetkarlardan birini çağırıp emreder:

“Çabuk bana bir tavuk getirin!”

Aceleyle bir tavuk kapıp getirir uşaklar… Stalin, adamlarının gözleri önünde tavuğun tüylerini canlı canlı yolmaya başlar. Diktatör, bütün tüyleri yolunup cascavlak kalan tavuğu odanın ortasına salıverir:

“Şimdi izleyin bakalım nereye gidecek bu şaşkın tavuk?”

Zavallı tavuk içine düştüğü azaptan kaçıp kurtulayım diye aralık kapıdan dışarı kaçar, soğuktan tir tir titrer, dönüp masaların altına girer, köşeli masa ayakları canını yakar, duvar diplerine koşar, tüysüz kanatları yara bere içinde kalır, şömineye yaklaşır, tüysüz derisi kavrulur…

Sonunda çaresiz, tüylerini yolan Stalin’in bacakları arasına sığınıp saklanır.

O zaman Stalin, cebinden bir avuç yem çıkarıp yolunmuş tavuğun önüne tane tane atar. Yemlenen tavuk bundan sonra, Stalin nereye yönelse peşinden koşar!

Ağızları bir karış açık kalan dostlarına bakan Stalin, alaycı bir gülüşle şöyle der:

“Gördünüz mü? Halk dediğiniz topluluk bir tavuk gibidir. Tüylerini yolup aldıktan sonra onu serbest bırak. O zaman yönetmek o kadar kolay olur ki…”

19 yıllık AKP hükümetinde kişi başına düşen milli gelirin hedefin altında kalması, enflasyonun artışı, TL’nin değersizliği, Merkez Bankası rezervlerin ekside oluşu, işsizlik gibi sorunlar devam ediyor…

“Umarım; bu gidiş bizi yonulmuş tavuk yapmaz!”